Faydalı Bilgiler

1.         Organik ve Doğal (Naturel) Arasındaki Fark Nedir?

Doğal (Naturel) ürünler; kelimeden de anlaşılacağı üzere doğada bulunan, doğal olarak yetişen anlamındadır. Yani hiçbir şekilde katkı maddesi ya da kimyasal içermez diyemeyiz. Bu konuyu şu şekilde açıklamak gerekir; üretiminde hiçbir kimyasal gübre ve katkı maddesi kullanılmadan, doğada kendiliğinden yetişen gıdalardır. ”Peki organik olmaz mı?” diye soru aklınıza gelebilir. Doğal ürünlere sanayi dumanı bulaşabilir aynı zamanda yan tarlada kullanılan kimyasalların da rüzgar aracılığıyla gelip bulaşma riski vardır. Bu nedenle organik denilemez.

Organik ürünler ise; topraktan tüketimine kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir üründür. Organik ürünlere hiçbir şekilde kimyasal ve katkı maddeleri bulaşmaz. Organik ürünler, mevzuata uygun şekilde ve bakanlık tarafından yetkilendirilen kuruluşlar tarafından denetlenip sertifika verilerek üretilir. Organik ürün yetiştiriciliği uzun ve kapsamlı bir süreçtir. Maliyeti doğal (naturel) ürünlere nazaran çok yüksektir.

Organik (Ekolojik) tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır.

Organik gıdalar, bitkisel ve hayvansal gıdaları içerir. Organik ürünler vücudunuzun doğal dengesini bozmaz, canlılık verir. Saf ve doğal olmayan hiçbir madde içermez.

2.         Organik Ürünlere Güvenebilir Miyim?

Bir ürünün "Organik Sertifika” sahibi olabilmesi için, Avrupa Birliği standart ve kurallarına göre TC Tarım Bakanlığı’nın yetkilendirdiği (çoğu uluslararası yetkili) sertifika kuruluşları tarafından;

      ·         Tarla’nın denetlenerek sertifikalanması,

      ·         Çiftçi’nin eğitilip, denetlenerek sertifikalanması,

      ·         Tohum’un denetlenerek sertifikalanması,

      ·         Doğal Gübre’nin denetlenerek sertifikalanması,

      ·         Doğal Böcek İlacı’nın denetlenerek sertifikalanması,

      ·         Yetişen Ürün’ün denetlenerek sertifikalanması,

      ·         Ürünü İşleyen’in denetlenerek sertifikalanması,

·      Ürünü Paketleyip Pazarlayan’ın denetlenerek sertifikalanması gerekir.

3.         Organik Ürünlerin Fiyat Farkının Sebebi Nedir?

·    Yukarıda sayılan tüm denetim ve sertifikasyon işlemleri için her bir üretim döneminde ayrı ayrı sertifika ücreti ödenir.

      ·         Doğal Tohum kullanıldığından verim düşüktür.

      ·         Suni Gübre kullanılmadığından verim düşüktür.

      ·         Organik Gübre ve İlaçlar kimyasallara oranla çok daha pahalıdır.

      ·         Organik ilaçlar kimyasallar kadar etkili olmadığından fire verilir.

   ·    Tarlaya traktör ve tarım aracı giremediğinden işçilik maliyeti yüksektir.

      ·         Eğer öncesinde tarlada kimyasal gübre ve ilaç kullanılmışsa 5 yıla varan süreyle tarla bekletilir.

     ·         Organik ürün tüketimi düşük olduğundan, organik üretim yapan işletmeler küçüktür, birim maliyetler yüksektir.

4.         Bir Ürünün Organik Olduğunu Nasıl Anlıyoruz?

         Türkiye de özellikle son zamanlarda tüketicinin organik konusundaki bilinç yetersizliği fazlasıyla kötüye kullanılmaya başlanmıştır. Birçok ürünün üzerinde gerçekten organik prosüdürüne uymadığı halde "% 100 organiktir” ibaresi yer alabiliyor. Firmalar özellikle bitkisel ürünlerde kullandıkları bitkileri zaten doğadan topladıklarını ve doğadaki herşeyin de organik olduğunu belirtiyorlar.

     Üretimde zorunlu olarak kullanılan yardımcı kimyasal maddelerin de organik yönetmeliğine uygun ve dikkatle seçilmesi gerçeğini görmezden geliyorlar.

Kozmetik, deterjan, tekstil, gıda, bitki, mobilya, mimari malzemeler, hangi sektördeki organik ürünü kullanırsanız kullanın bir ürünün organik olabilmesi için toprağından üretimindeki son aşamalarına kadar her adımının organik yönetmeliğine uygun hazırlanması gerekiyor.

Uluslararası sertifikasyon kuruluşları, üretimin başından sonuna kadar denetim ve araştırmalar yaparak ürünü organik olduğunu belirten bir sertifikayla belgelendiriyorlar.

Tüketicinin ürünü alırken dikkat etmesi gereken nokta, ürünün denetleme kurumlarının verdiği "organik” ibareli ve sertifika numarası yazılı bir etikete sahip olmasıdır.

5.         Zeytinyağı ve Özellikleri Nelerdir?

Zeytin Ağaçları (Olea Europaea); M.Ö.10000 öncesi Doğu Akdeniz havzasının doğal bitki örtüsünün bir parçasıydı. İtalya’nın Mongardino ortaya çıkarılan fosilleşmiş zeytin yaprakları, aynı şekilde Kuzey Afrika’da paleolitik dönemden (Yontma Taş Devri) olduğu belirlenen zeytin dalları fosilleri ve İspanya’da kalkolitik dönemden (Bakır Çağı) kalan yabani zeytin ağacı dalları bulunmuştur. İsrail’de toprak katmanları arasında bulunan kömürleşmiş zeytin ağacının M.Ö.42980’den kaldığı belirlenmiştir.

Zeytin yetiştiriciliği ise, pek çok kaynakta M.Ö.6000’de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya'da başladığı yazmaktadır. Bilinen ilk zeytin tarlası M.Ö.6000 yılında Suriye’de bulunmuştur. Oradan da çevre ülkelere yayılmıştır.

Zeytinyağı (olivae oleum); zeytin ağacının doğrudan meyvesinden sıkılarak hiçbir kimyasal işlem görmeden, katkı maddesi içermeden, doğal hali ile elde edilen, oda sıcaklığında sıvı olarak tüketilebilen, yeşilimsi, sarımtırak renkte, sıvı bir yağdır.

Zeytinyağı, zeytinin etli meyvesinin çekirdeğiyle birlikte sıkılmasıyla elde edildiği için, tohumlardan elde edilen diğer yemeklik yağların aksine bir "meyve suyu"dur. Zeytinin, ezilen ve parçalanan tane hücreleri patlayarak yağını dışarı verir. Taze sıkılmış portakal ya da vişne suyu gibi, çiğ ve saftır. Zeytinyağı; rengi, kokusu, lezzeti ve hazım kolaylığı ile tüm sıvı yağların en değerlisi ve kralı olarak bilinir.

Zeytinyağının ayçiçeği, soya, pamuk çekirdeği, mısırözü gibi bitkisel yağlardan farkı; insan sağlığına faydalı ve hayati öneme sahip antioksidan olan polifenollere sahip olması ve doğal yollardan üretilmesidir. Zeytinyağı, antioksidan olan Oleuropein, Hidroksitirosolün zengin kaynağıdır.

Zeytinyağının, sabit bir bileşimi yoktur. Çünkü zeytinyağı, kullanılan zeytinlerin türüne, üretim yılına, zeytinin geldiği bölgeye ve zeytinin sıkılma yöntemine göre değişir. Ayrıca yıldan yıla da farklılık gösterir. Zeytinyağı; yağ asitleri, vitaminler, uçucu bileşenler, suda eriyen bileşenler ve mikroskobik zeytin parçacıklarından oluşan karmaşık bir bileşimdir.

Zeytinyağına, kendine has lezzetini veren birçok bileşen vardır. Fenolik bileşikler, bunlar arasındadır. Fenolik bileşikler, serbest radikallerin engellenmesinde önemli bir rol oynarlar. Fenolik bileşiklerin, aynı zamanda iltihap kurutucu ve kanamayı durdurucu etkileri de vardır.

Zeytin ve Zeytinyağı; en yüksek E vitamini aktivitesi gösteren a-tokoferol içerir. Zeytinyağının her 10 gramı, 5 mg kadar polifenol içerirken, diğer bitkisel yağların pek çoğu hiç polifenol içermez. Zeytin ve Zeytinyağında; A vitamini, D vitamini, az miktarda fitoserol maddesi, K vitamini bulunur. Ayrıca zeytin ve zeytinyağında bulunan; Kalsiyum, fosfor, potasyum, kükürt, magnezyum, demir, bakır, mineraller kemik gelişimini sağlar.

6.         Zeytinyağının Sınıflandırılması:

Türk Gıda Kodeksi Zeytinyağı ve Pirina Yağı Tebliği (TEBLİĞ NO: 2010/35)’ne göre zeytinyağlar;

      a.    Naturel Zeytinyağı

      b.    Rafine Zeytinyağı

      c.    Riviera Zeytinyağı

      d.    Çeşnili Zeytinyağı

olmak üzere 4 sınıfa ayrılmaktadır.

a. Natürel Zeytinyağı: Zeytin ağacı meyvesinden doğal niteliklerinde değişikliğe neden olmayacak bir ısıl ortamda, sadece yıkama, dekantasyon, santrifüj ve filtrasyon işlemleri gibi mekanik veya fiziksel işlemler uygulanarak elde edilen; kendi kategorisindeki ürünlerin fiziksel, kimyasal ve duyusal özelliklerini taşıyan yağları ifade eder. Natürel zeytinyağlarına hiçbir gıda katkı maddesi ilave edilemez.

             Natürel zeytinyağları;

(1) Natürel Sızma Zeytinyağı (Extra Virgin): Doğrudan tüketime uygun, serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her 100 gramda 0,8 gramdan fazla olmayan, zeytinin yalnızca mekanik olarak işlenmesi ile elde edilmiş üstün kalitede yağlar,

(2) Natürel Birinci Zeytinyağı (Virgin): Doğrudan tüketime uygun, serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 2,0 gramdan fazla olmayan, zeytinin yalnızca mekanik olarak işlenmesi ile elde edilmiş yağlar,

(3) Ham Zeytinyağı/Rafinajlık: Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her 100 gramda 2,0 gramdan fazla olan veya duyusal ve karakteristik özellikleri bakımından doğrudan tüketime uygun olmayan, rafinasyon veya teknik amaçlı kullanıma uygun yağlar olarak sınıflandırılır.

b. Rafine Zeytinyağı: Ham zeytinyağının doğal trigliserid yapısında değişikliğe yol açmayan metotlarla rafine edilmeleri sonucu elde edilen ve serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 0,3 gramdan fazla olmayan yağdır.

c. Riviera Zeytinyağı: Rafine zeytinyağı ile doğrudan tüketime uygun natürel zeytinyağları karışımından oluşan ve serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda l,0 gramdan fazla olmayan yağdır. Rafinasyona tabi tutulan zeytinyağları ve doğrudan zeytinden elde edilen natürel yağları içerir.

d. Çeşnili Zeytinyağı: Zeytinyağlarına değişik baharat, bitki, meyve ve sebzelerin ilave edilmesi ile elde edilen ve diğer özellikleri açısından Türk Gıda Kodeksi Zeytinyağı ve Pirina Yağı Tebliği kapsamında kendi kategorisindeki ürünlerin özelliklerini taşıyan yağdır.

7.         Soğuk Sıkım Zeytinyağı:

     "Soğuk Sıkım” ifadesi zeytin hamurunun 27 ˚C’nin altında perkolasyonu veya santrifüjü ile elde edilen Natürel Sızma veya Natürel Birinci Zeytinyağları için kullanılabilir.

8.         İlk Soğuk Baskı Zeytinyağı:

"İlk Soğuk Baskı” ifadesi sadece 27 ˚C’nin altında hidrolik pres kullanılarak zeytin hamurunun ilk mekanik sıkılmasından elde edilen Natürel Sızma ve Natürel Birinci Zeytinyağları için kullanılabilir.

9.         Pirina Yağı Nedir?

           Pirina; zeytinin, sıkıldıktan sonra içerisinde bir miktar yağ ve su kalan posadır. Pirina yağı üretiminde kullanılan pirina, önceki tarihlerde sadece sabun yapımında kullanılmaktaydı. Teknolojik gelişmeler sayesinde ikinci bir ekstrasyon sayesinde pirina yağı üretimi yapılmaktadır. Pirina yağı hiçbir koşulda zeytinyağı olarak adlandırılamaz.

10.      Organik Zeytinyağı ve Sınıflandırması:

      Organik Zeytinyağı, organik tarım uygulamasına sahip organik zeytinlerin dalından toplandıktan sonra kasalara konularak, zaman geçirmeksizin sıkıma alınmasından elde edilen yüksek antioksidanlı zeytinyağıdır. Laboratuarlarda gerekli testlerden geçirildikten sonra oleik asit cinsinden yağ asit oranlarına göre Organik Naturel Sızma Zeytinyağı ve Organik Naturel Birinci Zeytinyağı olarak ikiye ayrılmaktadır.

11.      Sizlere Sunduğumuz Zeytinyağı Nasıl Üretiliyor?

Zeytinlerimiz doğal servetimiz olan zeytin ağacına zarar vermemek için sırık kullanmadan özenle seçilmiş akülü hasat makinaları ile ve kısmen elle toplanmaktadır. Toplanan zeytinler asla çuvalda fermantasyona bırakmadan açık kasalara konularak, ezilmeden 6-12 saat içerisinde sıkıma alınmaktadır. Dalından toplanan zeytinler ile dip zeytinleri asla karıştırılmadan 2 fazlı ekolojik sistem makinaları ile 27 derece veya daha düşük derecede hakiki soğuk sıkım yapılmaktadır. Zeytine has aroması ve antioksidanları en yüksek seviyede korumak için erken hasat yapılarak, zeytinler elekten geçirilmekte ve yaprakları, dalında kuruyanları, ezilmiş olanları ayrılmaktadır. Zahmetli ve maliyetli olmasına rağmen bu işlemden asla vazgeçilmemektedir. Çünkü zeytinyağı ne kadar yüksek oranda polifenolleri ve diğer antioksidanları içeriyorsa o kadar faydalıdır. Elde edilen yağ laboratuvarda kimyasal ve duyusal değerlendirmeye alınıp kategorize edildikten sonra özel nakil hatları ile depolara aktarılmaktadır. Ürün hava, ısı, nem ve ışık temasından korumak maksadıyla güneş görmeyen, azot baskılı paslanmaz krom-nikel depolarda yaz-kış serin ortamda beklemeye alınmaktadır. Düzenli olarak serbest asitlik değeri ölçümü ve posa drenajı yapılmaktadır. Ayrıntılı analizleri yapıldıktan sonra şişeleme ve etiketlemesi yapılarak siz müşterilerimize ulaştırılmaktadır.

12.      Doğal Yeşil Zeytinin Faydaları:

      ·     A,D, E, ve K vitaminleri açısından oldukça zengindir. İçerdiği bol miktarda kalsiyum ile vücuttaki kalsiyum kaybını önler.

      ·      Vücudun direncini artırır; prostat, pankreas, mide ve kalınbağırsak kanserine yakalanma riskini ortadan kaldırır.

      ·         Karaciğeri korur.

      ·         Kabızlığı önler ve kemikleri güçlendirir.

     ·  Sindirim sistemimizin çalışmasını sağlar, sindirim sistemini düzenler.

      ·         Bakteri, mantar ve virüslere karşı korur.

      ·         Çocukların diş gelişimine destek olur.

      ·         Yaşlanmayı geciktirir, hücreleri yeniler.

     · Doğal yeşil zeytinde bulunan Oleuropein maddesi hem hücreleri yeniler hem de kanseri önleyen güçlü bir maddedir.

   · Doğal yeşil zeytinde bulunan hakiki zeytinyağı hipertansiyon hastalarının tansiyonlarını dengelemeye yardımcı olur.

13.      Siyah Zeytinin Faydaları:

        ·         Kandaki fazla kolestrolü giderir.

        ·         Kan basıncını kontrol eder.

        ·         Meyve ve sebze alternatifi olarak diyet lifi kaynağıdır.

        ·         Vitamin E için mükemmel bir kaynaktır.

        ·         Antioksidan olarak hücreleri korurlar.

         · Alzheimer, iyi huylu ve habis tümör gibi dejeneratif hastalıkların, daha az ciddiyetli varikoz damarları ve boşlukları da dahil olmak üzere etkilerini azaltır.

    · Miyokard enfarktüsü veya derin damar trombozu (DVT) ile sonuçlanabilecek kan pıhtını önlemeye yardımcı olur.

        ·       Hücre zarlarını kanser gibi hastalıklara karşı korur.

        ·       Anemiye karşı mükemmel bir korumadır.

        ·       Doğurganlığı ve üreme sistemini geliştirir.

         · Özellikle oksidatif stres ve kronik viral hastalıklar sırasında sağlıklı bir bağışıklık sisteminin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır.

        ·    Besleyici ve sodyum, potasyum, magnezyum, demir, fosfor ve iyot gibi mineral içeriği bakımından zengindir.

           ·         Gerekli vitaminleri ve amino asitleri sağlarlar.

           ·     Kalbi korumak için yararlı özelliklere sahip olan oleik asidi içerir.

    · Beyindeki oksidatif stresini azaltan doğal bir kimyasal olan polifenoller içerir. Böylece günlük porsiyon 5-6 zeytin yiyerek hafızanızı yaklaşık %25’e varan oranda geliştirmeye yardımcı olur.

          ·    Siyah zeytin, cilt yumuşaklığını ve cildi sağlıklı tutan oleik asidi içerdiği için kırışıklıkların görünümünü yaklaşık % 20 oranında azaltabilir.

14.      Bal ve Balın Faydaları:

Bal; bitkilerin nektarının ya da canlı kısımlarının salgılarının veya canlı kısımlarının üzerinde beslenen bazı böceklerin salgılarının, bal arıları tarafından toplanarak, kendine özgü özellikli maddelerle karıştırılıp, dehidre edilip, olgunlaşması için peteğe bırakılan, doğal tatlı bir maddedir. İlkbahardan itibaren başlayarak yaz sonuna kadar olan dönemde arılar yüzlerce çiçekten polenleri toplayarak üretirler. Balın kaç çeşidi olduğu bilinmemektedir. Arıların ve bölgenin yapısına göre bal özellik kazanmaktadır.

Bal, B6, C, tiamin, niasin, riboflavin, nikotinik asit ve pantotenik asit gibi vitaminler içermektedir. Bu yüzden bal güçlü antiseptik, antibakteriyel özelliği vardır. Bu özelliği sayesinde birçok hastalığı iyileştirir veya hastalıklardan korur.

Bal eski zamanlardan beri, yanık tedavisinde, sindirim sistemi bozukluklarında, astım, enfeksiyonlu yaralarda ve deri ülserinde kullanılmaktadır. Bal, antioksidan ve antimikrobiyal özelliği nedeni ile yara, yanık ve mide ülseri tedavisinde etkilidir. Balın antibakteriyel özelliği, ozmoza neden olan düşük su aktivitesi, hidrojen peroksit etkisi, yüksek asiditesi sonucudur.

Baldaki antioksidan maddeler, kalın bağırsak iltihabının, kolona verdiği hasarı azaltmaktadır. Yapılan bazı çalışmalara göre, balın sistemdeki probiyotik bakterileri artırmada etkili olabileceği, bu sayede, immün sistemi güçlendirmeye, hazımsızlığı azaltmaya, kolesterolü düşürmeye ve kolon kanserini önlemeye yardımcı olduğu bildirilmiştir.

Chepulis (2007), yaptığı araştırmada, balın hazımsızlığı azaltması nedeni ile altı haftalık bir süre içinde balla beslenen farelerin, diğer şekerlerle beslenen farelere göre kilo artmasında düşüşler olduğunu saptamıştır.

Bal antibakteriyel özelliği ile ağız, boğaz ve bronş enfeksiyonlarına karşı kullanılmaktadır. Böbrek fonksiyonlarını düzenleyici, uykusuzluğu giderici, ateş düşürücü etkileri bulunmakta, kalp, dolaşım sistemi hastalıkları, karaciğer rahatsızlıklarına karşı kullanılmaktadır.

Dikkat! 1 yaşından küçük bebeklere bal yedirmeyiniz!

Klinik araştırmalarda ise gözde, katarakt hastalığına, konjuktivit ve çeşitli kornea rahatsızlıklarına karşı, direk gözün içine uygulanarak kullanıldığı bildirilmektedir. Bal, şeker şurubu ve diğer doğal tatlandırıcılar bebekler için potansiyel bir tehlikedir. Mide asiditesinden dolayı insanlar için zararlı olmayan Clostridium botulinum endosporları, çevrede ve dolayısı ile balda yaygın olarak bulunabilmektedir.  Bir bebeğin sindirim enzimleri asidik olmadığı için, bebeğin midesi Clostridium botulinum endosporlarının gelişmesi için uygun bir ortam oluşturur ve burada toksin üreterek botulizm’e neden olur. Bu nedenle, 12 aydan küçük bebeklere, ne bal ne de diğer tatlandırıcıların yedirilmemesi tavsiye edilmektedir.

15.      Arı Poleninin Faydaları:

Polende insan vücuduna yararlı tam 22 çeşit aminoasit, 27 çeşit madensel tuz, doğal hormon, enzim, pigment, karbonhidrat ve ferment bulunmaktadır. Ayrıca polende bulunan elementlerden bazıları da demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyumdur. Alüminyum, nikel, titanyum ve çinko da polende bulunan iz elementlerdir. Polende bulunan vitaminler de, A, B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7, B8, B9, B12, C, D, E, H ve P vitaminleridir.

Polenin insan vücuduna faydaları;

* H vitamini sayesinde gelişmeyi kolaylaştırır ve hızlandırır, deri ve göz kapağı iltihaplarını önler

* İçinde bulunan rutin sayesinde fazla kanamayı engeller.

* Kalp kasının çalışmasını güçlendirir.

* Bağırsak iltihaplarını iyileştirir3764_polen_3

* İştah açıcıdır.

* Kabızlık ve tıkanmaları ortadan kaldırır.

* İshali giderir.

* Bağırsak mikroplarını düzenler.

* İnsanlarda sinirliliği ortadan kaldırır.

* İnsanlarda kuvvet şurubu etkisi yapar.

* Düşünme yeteneğini artırır.

* Kandaki alyuvar sayısını % 25-30 oranında artırır.

* Hemoglobini % 15 oranında artırır.

* Görme yetisini artırır.

* Cystin aminoasidi, saçın gelişmesine katkıda bulunur.

* Prostat hastalığına faydası vardır.

* Güzellik kremi olarak da kullanılır.

* Zekâyı çalıştırır.

* Hemeroid rahatsızlığını giderir.3764_polen_6

* Yüksek tansiyonu düzenler.

* Soğuk algınlığını giderir.

* Kalp kasının çalışmasını hızlandırır.

* Kanser tedavisinde destekleyici olarak görev yapar.

* Alerjilere karşı vücut direncini artırır.

* Atletler enerjilerini ve dirençlerini artırmak için kullanırlar.

* Poleni serin bir ortamda ya da buzdolabında saklayınız.

* Polenin tadı bitki kaynağına bağlı olarak değişmekte olup genelde tatlı lezzettedir.

* Arı poleni içerisinde bulunan 22 çeşit amino asit, vitamin ve mineraller, karbonhidratlar, proteinler ve B vitamini sayesinde doğal enerji kaynağıdır, dayanıklılığınızı artırarak gün boyunca sizi dinç tutar.

* Arı poleni genellik ile iltihapları tedavi etmek için ayrıca sedef hastalığı ve egzama gibi hastalıklarda ortaya çıkan tahrişleri gidermekte kullanılmaktadır. İçerisinde bulunan amino asitler ve vitaminler cildimizi korur ve yeni hücrelerin oluşmasını sağlar.

* Arı poleni astım gibi hastalıklar için kesin bir çözüm değildir. Bu polen sadece alerji sezonunda daha az reaksiyon göstermenizi sağlayabilir. İçerdiği yüksek miktardaki antioksidan sayesinde akciğer dokularında iltihap önleyici olarak kullanılır ve astım gibi hastalıkları önleyebilir. Histamine miktarını azaltarak birçok alerjiyi tedavi edebilmiştir. Yapılan araştırmalara göre arı poleni tüketiminden sonra çoğu hastanın astım sorunu ve de sinüs ile ilgili alerjik problemlerinin azaldığı sonucuna ulaşılmıştır.

* Sağlığa yararlı vitaminler, mineraller ve proteinlerin yanı sıra arı poleni içerisinde sindirim sistemimiz için fayda sağlayacak enzimler bulunur. Bağırsak florası için çok önemlidir dolayısı ile bağışıklık sistemimizi desteklemekte faydalıdır. Araştırmalara göre arı polenini antibiyotik özelliğinden dolayı bedenimizi virüslere karşı korumakta birebirdir.

* Arı poleni içerisinde bulundurduğu antioksidan sayesinde kılcal damarları, kan damarlarını, dolaşım ile ilgili sorunların giderilmesinde yardımcı olur ve de kolesterol seviyesini düzenler. Pıhtılaşmayı önleyerek kalp krizlerinde ve felç gibi durumları önlemekte yardımcı olur.

* Prostat sorununa sahip olan erkekler arı poleninin iltihap önleyici özelliğini kullanarak bu dertlerine bir deva bulabilirler. Ayrıca bazı karışımlarla cinsel gücü artırmaktır. Kadınlarda yumurtalıkları düzene sokarak ve de uyararak hamile kalma ihtimalini hızlandırır.

16.      Doğal Ev Yapımı Tatlı Biber Salçasının Faydaları:

*Prostat kanseri gibi hastalıkların önlenmesine yardımcı olur.

*Doğal ev yapımı tatlı biber salçası anemi hastalığını önlenmeye yardımcı olur.

*Kış mevsimlerinde doğal antioksidan görevi görür, bağışıklık sistemini güçlendirir.

*Geleneksel ev yapımı tatlı biber salçası damar tıkanıklığına olumlu yönde etki eder.

*Mide öz suyu salgısını teşvik eder, sindirimin daha kolay olmasını sağlar.

*B6 vitamini ve magnezyum içermesi nedeniyle uykusuzluğa iyi gelir. Uykusuzluk sorunu olanlara iyi gelir.

*Doğal ev yapımı tatlı biber salçası depresyona olumlu yönde etki eder, stresi azaltır, ruhsal sağlığa iyi gelir.

*Hipertansiyonu olanların mutlaka tercih etmesi gerekir.

*Cildi korur, yaşlanmayı önler.

*Kolay kilo verdirir.

*Katkısız tatlı biber salçası tüketildiğinde kan basıncını düzenler.

            *Kabızlığı önler, sindirim sistemini rahatlatıcı etkisi vardır.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.